21 Mayıs 2012 Pazartesi

Rutubetlenen insanlar

Çift kat cam arasındaki asla temizlenemeyecek olan lekeler yüzünden hüzünlenen Patria kişisinden selamlar bilogcum.

Az önce ofisimizin camından etrafı seyrediyordum. Aklımda "müşterime nasıl milyonlar kazandıracağım düşüncesi" elbette yoktu; mal mal duruyordum işte ve birden gözüm yolun çaprazından gelen bir dişiye takıldı. Dişi yaklaştıkça bakışlarım daha bir sabitlendi üzerine. Lan o da ne; saf saf gülüyor, kollarını göğüs hizasında birleştirmiş ve başını bir kuzeye bir güneye savura savura geliyor. Aman tanrım bir kıskandım. Resmen aşırı derecede mutlu bir insan, nasıl özendim anlatamam. Sonra düşündüm, bir insanı n mutlu edebilirdi, hem de gökyüzü kapuska gibi allak bullak bir haldeyken?! Bugün pazartesiydi ve benim tam tersime yüzünde şebeklerden kalma bir keyif, dervişlerden kalma bir huzur ve dünya yansın koyverdim bakışları...
 

Sahi bir insanı n mutlu edebilirdi bilogcum?! İnsan mutlu olmayı nasıl öğrenmişti ve utanmadan hemen sonrasında birilerini mutsuz edebilmeyi de.

Beni çok dellendiren insanlar da dahil olmak üzere asla kimsenin mutsuzluk kaynağı olmaya çabalamadım. Tamam carladığım, hadi ordanladığım ve naaaaş dediklerim oldu ama asla gözlerinin içine baka baka mutsuzluğu öğretmedim insanlara.


Neyse yeterince kendi reklamımı yaptığım için gururla geldiğim bu satırlardan da anlayacağınız üzere; biraz keyifsizim. Çevremde mutlu insanlar gördüğümde mahallesine dönen salıncak gelmiş o veletler gibi seviniveriyorum. Sevgililer görüyorum

mesela. banklara çöreklenmiş cilveleşen, aileler görüyorum pikniğe falan gidiyorlar lan! Ben de her akşam iş çıkışı sinema izliyorum hava atmak gibi olmasın. Koştura koştura eve giderek “acaba yeryüzünde internetten izlemediğim film kaldı mı?” diye saatler harcıyorum ve bezgin bir şekilde hooop yatağa. e talih de boş durmuyor, kirpiler yerleştiriyor çarşafın altına uyuyamıyorum, gözkapaklarımda filler takla atıyor ama rüya faslına geçemiyorum. Tabi bunda yatmadan önce içtiğim bir demlik çayın da katkısı var. kim bilir sizler n haldesiniz?

Mesela sen? Mutsuzluğu öğreten tarafta mısın yoksa öğrenen mi? En son üzüldüğün için mi ağladın yoksa sevinçten mi? O son sigarayı neden yaktın? keyiften mi yoksa efkardan mı? En son katıldığın cenaze bir insanın mıydı yoksa duygularının mı?


Evet, kabul edin ya da inkar edin; her geçen gün içimizde bir takım duyguları öldürüyor ve yakayı asla ele vermiyoruz. İnsandır o zaman öncelikle kendi katili.


Kırılan ve eksilen her bir parçasıyla gittikçe katılaşan bi kalbin, hangi cephesinde olursanız olun, kuzey ya da güney hiç fark etmez; üşürsünüz. Özlemekten ve çaresizlikten adeta rutubetlenir insan ve yalnızlıktan resmen küf tutar! N farkımız var o zaman kalın bir duvardan?! Biraz fark var diyerek avutalım hadi kendimizi, biraz daha kandıralım ve o kocaman tanıdık sahte gülüşlerimizi yapıştıralım yine sıfatsızlığımıza güzel bir hafta için
kolları sıvayalım.

21 yorum:

  1. Harikasın ... şiir tadında bir hafta diliyorum senin için :) neden bilmiyorum ama çok begendim:) belkide her zamanki gibi çok güzel içinden geçenleri aktarabildiğin için ... aslında biliyormuşum :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. heheh günaydın şekercim.
      mükemmel bir hafta olsun sahiden de.
      bu hafta pek yorucu geçmeyecek gibi ve sürprizlerle dolu :)

      Sil
  2. öff yazdım yazdım, birden net dondu. bi baktım web sayfasını kurtar diye ağlıyor, kurtardım gitit derken, yazdıklarım da silinmiş gitmiş ve benim aynı cümleleri yeniden kruacak mecalim kalmamış :)

    Ama; şunu söylemeden edemeyeceğim ki; Çevremde mutlu insanlar gördüğümde mahallesine dönen salıncak gelmiş o veletler gibi seviniveriyorum. lafına bittim. Şu ' mahallesine dönen salıncak gelmiş veletler' benzetmeni bir gün bir yerde kullanmama izin verir misiniz, çok tuttum o lafı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günaydın ceylin'in pek bi tatlı annesi.

      elbette kullanabilirsin yahu :)

      Sil
  3. Genelde insan haftasonları sorgular bu gibi şeyleri,çalışma temposunun yğun sürecinde pek vakit bulamaz.Neyse uzun lafın kısası yalnız değilsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. pazartesileri genel bir yatış hali bizim ofiste Levent hahha :)

      Sil
  4. en son bok gibi hissettiren biri yüzünden ağladım.
    katıldığım cenazelerdeyse sadece sustum. cenazelere ağlamam, onlardan korkarım.

    ay ne dedim ben de bilmiyorum ama sen de bu yazıyla beni bok gibi yaptın patria. ben ki bok demeyen uslu bir oğlan.

    yedi, yazdım işte. :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ooooii Badem'den Sen Ağlama pek bi hassas ev oğlancım için geliyoooor :)
      ahhaha nasılda güldürdün beni sabah sabah çooook yaşa, güzel yaşa :)

      Sil
  5. Mutlu olabilmek bu zamanda daha da zorlaştı. Eskiden küçük şeylerle mutlu olabiliyorduk. Çocukluğun en güzel yanlarından biri belkide.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. günaydın jotkar evet mutlu olmak zorlaştı çünkü insanoğlu tatminsizliği öğrendi :/

      Sil
  6. Bunların ötesinde hepimizin kendine itiraf etmese de mutluluk kadar mutsuzluğu, trajik olanı gizlice arzulayan bir yanımız var. Borges'in dediği gibi 'elbette bütün gençler gibi ben de elimden geldiğince mutsuz olmaya çalışıyorum.'

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldin biloguma Gunberk Gulderen heheh
      Aslında bunu bu şekilde hiç düşünmedim, elbette psikoloji bunu çok daha doğru açıklar ama bir Patria kişisi bu durumu şöyle özetler; yediğin önünde yemediğin ardında, kır dizini otur canımı sıkma :)

      şaka bir yana, mutsuzluk sayesinde epey prim yapan insanların olduğu bir kara parçasına döndü dünya. mutsuzluk artık resmen bir marka.

      Sil
    2. Hehe hoşbulduk :) Evet dediğin gibi prim yapanlar çok fazla. Özellikle her yer ilgi çekmek için kendine sahte acılar icat eden yetişkin ergenlerle dolu. Aslında onlara hiç gerek yok dünya fazlasıyla gerçek acılarla dolu...

      Az önce yazdıklarımı silmek zorunda kaldım. Bir an ne kadar tehlikeli biri olduğumu unutmuşum.:) Kalemi de çenesi gibi düşen biriyim. Çok uzun olduğundan kimseye kötülük yapmayıp yazı olarak yayınlayacağım sevgiler :)

      Sil
    3. mutsuzluk markası adı altında geliştirilen icatlar ülkesi.

      burada bolca yazabilirsin kimse hooop demeyecektir;)

      Sil
  7. marquez der ki, güzel şeyler siz onları beklemezken olur. güzel şeyler beni mutlu eder, yani beklemezken olanlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. selam ilgiyeihtiyacımvarlan :)

      marquez gözlemlerini türkiye'de yapıyor olsaydı neler derdi allah bilir diye düşündüm de gülümsedim çaresizlik içinde :))

      Sil
  8. ''İnsanlar üzülmesin. Hayatta sadece kapağı açık kalmış mutfak dolapları üzülsün ne bileyim.'' hatta onlar bile üzülmesin yeaa diyecek kafadayım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. geçenlerde kapağı açık kalmış bir mutfak dolabı gördüm, artık benden bir halt olmaz tabakları buhardan tozdan koruyamıyorum diye hüzünleniyordu. hahah aynı kafadayız.

      Sil
  9. çevremdekilere çok çok fazla değer vermek ve bunun sonucunda lafı yiyip oturup aşaaa, ben nerde yanlış yapıyorum demek adetim oldu aslında cevap en baş kelimelerde biliyorum ama değiştiremiyorum sevmekle bi derdim var galba fazla sevmekle..Tam da bu tezatlıklar deryasında gidip gelirken sana rastladım iyi de oldu kocaman bir merhaabbaaaaa :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. görkemli hoşgeldin biloguma :) n güzel de denk gelmişim ben aferin bana :))

      evet çevremizdekilere verdiğimiz değer sözünün yerine şu soru gelmeli KENDİME N KADAR DEĞER VERİYORUM? ;)

      Sil
  10. Bugün kendime ojeler maskeler aldım.
    Mutluyum.
    Mutluluk kendi elinde,hı anan diyebiliriz ama cidden mutluluk nedir.

    YanıtlaSil

yiosa siz de yazın...
hatta yazmazsanız küserim, ciddiyim !