16 Mayıs 2012 Çarşamba

Kuşak takışması

Kuşak takışmasının orta yerinden bildiriyorum, burada herkesin elinde bir fotoğraf makinası var sevgili bilog.

Gitgide nasıl umursamaz canlılara dönüşüyor olmamızı, aşamalarımızı tamamlamamıza veriyorum, yani sanırım hepimiz en sonunda toprağa falan dönüşeceğiz. taş olcaz lan yakında.

Mesela, 60'lar, neymiş len o 60'lar öyle?! bağlılık ve sadakat olgusu o kadar baskınmış ki; babanın uşak olarak girdiği evden, oğlu bahçıvan olarak çıkarmış. E bağlılık sadece hizmet edilen yere değil, vatana da bağlı gariplerim ve savaşlar falan var. Makinalar insan hayatında baskın ama insana mecburlar. Savaşa savaşa öldüre parçalaya, barışa özlem duymuş zamanla garibanlar. E "üreyememe sorunsalı" eklenmiş bi de gariplerimin dertlerine. savaşlar bitmiş, barışın verdiği rahatlık ve alkolün verdiği yetkiyle; üredikçe üremişler. veee tam 1 milyar bebek doğurmuşlar, utanmaz arlanmazlar.

E tabi saldım çayıra mevlam kayıra 1 milyarlık bir kalabalık olmanın verdiği yetkiyle 70'ler iyice arsızlaşmış. Yok efendim biz kalabalığız asiyiz, baş kaldırırızlar, vay efendim Jimi Hendrix'in çapağını yerizler derken, önce ana babalarına isyan etmişler sonra tüm dünyaya. Fazla itaatkar ve miskin olan ana babalarına gıcıklığına, sen git bu yetmişler, bir takım siyasi olaylara da karış, baş kaldır efendime söyleyeyim utanmadan devrimci ayaklarına takıl. Ama yaşlanacağını, oportünist olacağını, kapitalizme koşulsuz olarak hizmet edeceğini ve kendinden sonra gelen kuşağın maskarası olacağını hesaba katma.

İsyankar ana-babaların çocukları, itaatkar olacak değil ya; boynuz kulağı geçer misali 90'lar "müzik susarsa sen de susarsın" diyerekten, basmışlar play tuşuna, abanmışlar volume'e. anaları aniden odaya dalıp "yağv sen napiyosuan" dediğinde görmezden gelebilmek için bir takım baş sallama hareketleri de geliştirmişler. Nüfus deli gibi artarken anaların yaptığı kapuskalar beslenmeye yetmeyince fast food'a vurmuş hınzırlar kendilerini. Eller, damarlarda dolaşan deli kanın adeta bir portresi misali yaklaşanın 2 gözünü de oyarım pozisyonunda... E tabi allah n verdiyse isyan edip kafa sallarken yeterince beyinleri mixlenen 90'ler üreme aşamasına geldiklerinde; ürünleri de çok normal olmamış.

Üreyen 90'lar, sonucun 2000'ler olduğunu bilselerdi sanırım korunmayı tercih ederlerdi. 2000'ler ellerinde teknoloji, boyunlarında fotoğraf makineleri ve bir ipad için böbreğini bile satabilecek kadar yaratıcı canlılardı. Öylesine yaratıcı olmuşlardı ki; gözlerinin önünde birisi boğulsa 8 kişi twt atar, 5 kişi hem fotoğraf çeker hem twt atar, kalan 3 kişi ise hem fotoğraf çeker hem instagram'de düzenler hem de twt atar. Bu karşıkonulmaz yaratıcılığın bir sonucu olarak gelen özetim ise şöyle; 1960'larda insan makineyi, 2000'lerde ise makine insanı yarattı. 60'larda makineler insan mecburken, 2000'lerde insan makineye...

Çok klişeyim, çok tribüncüyüm bu postla annemin gözüne girmeye çalışorum ama kısacası sıkılıyorum işte olayım budur.

Bu akşam anne-kız günü. Annecim gelecek belki kapuska yapmaz ama orta yollu bir semizotu çalışmasıyla beni yine tavlayacak. sonraki akşamlar gelsin ekmek arası zeytin ezmeleri ve bezgin ev halleri, yine yalnızlık.


19 yorum:

  1. ağzına sağlık.. harika yazmışsın...insanlar teknoloji kullanımını o kadar abarttılar ki insanlıktan doğadan uzaklaşma da o derece artıyor ne yazık ki..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. heheh teşekkürler.

      aslında uzaklaşmaya paralel bir yakınlaşma da var ama elbette kanallar farklı.

      Sil
  2. mikemmel yazı. alkışlıyorum seni hem de ayakta. tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. selam supercellma'cım seni bilogumda sık görür oldum ah n de mutlu bir patria kişisiyim anlatamam. sevgiler hehe

      Sil
  3. sen inanılmazsın biliyon dimi. takışması kelimesi yaratıcı olmuş ha =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. akışmak, takışmak, takıptakıştırmak dilimiz yaratıcı ben sadece o oyunda bi piyonum şekercim, sevgiler.

      Sil
  4. Bu kdr uzun yazıyı ancak sen yazsan okurdum walla yalan değil.
    uzun yazı okutmayı başaran ilkokul öğretmenimden sonra gelen ikinci kişisin :D karikatürün birisinde adam deniz boğulyo ve diğerleride foto çekmeye çalışıyo çok doğru walla tespitlerin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. öğretmen adamın haline bak uzun yazı kısa yazı diye seçiyorsunuz sayın pek bi hissiz dana ayrımcılık çok fena da bişey hani hehe.

      Sil
  5. Çok güzel bir yazı ve ona çok uygun bir resim, bu kadar uygun bir resmi nasıl bulduğunu merak ettim, (ben bazen öyle yapıyorum:))2000'ler dediğin gibi gerçekten de...acaba 2010'lar hatta 3000 ler nasıl olacak??????yazdıklarında abartı yok geçenlerde artık danışıklı döğüş mü inananamadım adamın birinin karısı evcil çitaları severken biraz kızmış kediler kadını hırpalamışlar (sanırım oyun maksadıyla çünkü Bücürük de beni çok hırpalıyor ona göre oyun)adam almış eline resim çekmiş..Hürriyet'de yazmış (gerçi abartarak)karısı parçalanırken o resim çekti diye:)))hey Alla'm...

    not: ay n'olurr post deme yazı de,başka bişi de ölümü gör:))))))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hoşgeldin bilogumun sevgili pek bi sıkı takipçisi, e devir farklı olana en hızlı ve herkesden önce ulaşma ve yayınlama devri.

      hem belki adamın işine gelmiştir kadının parçalanması heheh ay n kötü de bir patria kişisiysem neler diyorum :))

      ah şekercim ben şimdi bunu aklıma yazarım post diyeceğim zaman kedi kedi bakışların gelir aklıma cıs derim yazmam umarım :)

      Sil
  6. 'Bir Ipad için böbreğini bile satabilecek kadar yaratıcı canlılar' he :)))))
    Bittim bu cümleye. Tespitlerine bayılıyorum, ama onları ifade edişine resmen gıpta ediyorum.

    imza: 80'de doğup 2000'de doğuran, boynundan fotoğraf makinasını indirmediği gibi, çektiklerini de web sitesi yapıp orada boy boy yayınlayan, öyle garibimsi bi kuşaktan bi deli :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bari web sitemi de yazayım, belki sıkıldığın bi anda daha da sıkılmak için bakarsın :)

      www.ceylinolmez.com

      Sen beni ' Benden Geçen Hikayeler' adlı saçma blogumdan tanıyorsun,(aa, tanıyor muyum? dediğnii okur gibiyim :)

      Sil
    2. sen tespitlerime ben de senin sitendeki oyuncaklara hahah. ah n şirinler öyle onlar :)

      ayrıca a tanıyor muyum değil sahiden olay bil istedim. çünkü isim hafızam hiç denecek kadar az ama görsel olarak sağlam donatılmışım, yani biloguma gelen kimseyi ya da takip ettiğim hiç bir bilog yazarını unutmam. hatta sık yorum yapan kişilerin tarzına zamanla alışırım ve benimserim sonrasında günlük hayatım içerisinde yer edinirler. bu durumda falanca şunu derdi filanca bunu derdi diye.

      sevgiler şekercim, sarıl kokla öp bebişini bolca.

      Sil
  7. Bu makineler iyi de.. Yazının sonunda bahsetitğin gibi ne anne yemeğine, ne de yalnızlığa bir çare bulundu böhüüü...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hoşgeldin pia_set'cim:)
      anne yemeğine ve kokusuna orjinale yakın bir çözüm bulanamayacak gibi duruyor en azından bizler için.

      ama şöyle düşünelim geleckete bir çok anne eminim yemek falan yapmayacak, sür kızım tost ekmeğine fıstık ezmesini hadi sana iyi dersler diyecekler gibi geliyor hahah. böylece anne yemeği hassasiyeti yavaş yavaş silenecek hafızalarımızdan ahhaha nasıl da trajik tablolar çiziyorsam ayıp yahu bana.

      Sil
    2. Öyle olacağına hap çıkarsınlar toptan kurtulalım yemek işinden madem.

      Sil
    3. hehhe hapı yutarız o zaman işte :))

      Sil
    4. YAZDIKLARIN sinir bozucu ;)

      Sil
  8. Yazdıkların sinir bozucu ;)

    YanıtlaSil

yiosa siz de yazın...
hatta yazmazsanız küserim, ciddiyim !